2010–2019
Güçlü ve Yürekli Olun
Nisan 2014


Güçlü ve Yürekli Olun

Hepimiz fikir ittifaklarına karşı dayanma, inandığımız ilkeleri savunma cesaretine sahip olalım.

Sevgili kardeşlerim, sizinle tekrar bir arada olmak ne güzel. Sizlere konuşma fırsatına sahip olduğum bu gün ilahi yardım alabilmek için dua ediyorum.

Bu Konferans Merkezi’nin dışında, kiliselerde ve dünyanın pek çok yerinde toplanmış binlerce insan bulunmaktadır. Bizi birbirimize bağlayan bir bağ var, zira bizlere Tanrı’nın rahipliğini taşıma görevi emanet edilmiştir.

Bizler şu an bu dünya üzerinde, tarihsel olarak dikkat çekici bir dönemde bulunmaktayız. İmkanlarımız neredeyse sınırsız, ancak yine de birçok zorluklar yaşıyoruz ki bunların bir kısmı bizim zamanımıza özgü zorluklardır.

Bizler ahlaki değerlerin büyük oranda bir kenara atıldığı, günahın aşikar bir şekilde gözükmekte olduğu ve dar ve ince yoldan sapmak için var olan ayartmaların bizleri kuşattığı bir dünyada yaşıyoruz. Bizler ısrarcı baskılar ve doğru dürüst değerleri yıkan ve yerine basit dünya görüşlerini ve dünyevi toplumun uygulamalarını koymaya teşebbüs eden sinsi etkilerle karşı karşıyayız.

Bunlar ve başka güçlüklerden dolayı, sürekli olarak kaderimizi tayin edebilecek kararlarla karşı karşıyayız. Doğru kararları alabilmemiz için, cesaret gereklidir; hayır dememiz gereken zamanda hayır demek ve uygun olan zamanlarda evet demek, doğru olması sebebiyle doğru olan şeyi yapmak için cesaret gereklidir.

Bugün toplumun eğilimleri, Rab’bin bize sunduğu değerler ve ilkelerden hızla uzaklaştığı için bizler neredeyse kesin olarak inandıklarımızı savunmak için çağırılacağız. Bunu yapmak için cesaretimiz olacak mı?

Seneler boyunca Birinci Başkanlık’ın bir üyesi olan Başkan J. Reuben Clark Jr., “Sözde inancı olanların... tüm inançlarını açıklayarak inançsız meslektaşlarının alay konusu olmalarından korktukları için, ya inançlarını biraz değiştirmek ya da farklı şekilde anlatmak ya da yıkıcı şekilde inançlarının etkisini hafifletmek ya da hatta inançları yokmuş gibi davranmak zorunda hissettikleri durumlar bilinmedik değildir. Bu kişiler ikiyüzlülerdir.” 1 Hiçbirimiz böyle bir etiket takmak istemeyiz, ama yine de bazı durumlarda inancımızı açıklamak konusunda tereddütlü müyüz?

Eğer kendimizi doğru yerde konumlandırır ve düşüncelerimizin iyilik etkisi altında kaldığı ve Rab’bin Ruhu’nun kendisinin rahat olacağı etkinliklere katılırsak, bizler kendimize doğru olanı yapma arzumuz yönünde yardım edebiliriz.

Bir süre önce bir babanın oğluna okul için uzaklara giderken verdiği tavsiyeyi okumuştum: “Eğer kendini hiç olmaman gereken bir yerde bulursan, oradan çık!” Ben de size aynı tavsiyeyi sunuyorum: “Eğer kendinizi hiç olmamanız gereken bir yerde bulursanız, oradan çıkın!”

Cesaret çağrısı sürekli olarak her birimize geliyor. Hayatımızın her gününde cesaret gereklidir; yalnızca mühim olaylarda değil ama daha çok kararlar verirken veya etrafımızdaki durumlara tepki verirken de. İskoçyalı şair ve romancı Robert Louis Stevenson şöyle demiştir: “Her günkü cesaretin pek az tanığı vardır. Ama sırf sizin için davullar çalınmadığı ve kalabalıklar isminizi haykırmadığı için bu cesaretinizin daha az asil olduğu anlamına gelmez.” 2

Cesaretin pek çok farklı şekli vardır. Mesihçi yazar Charles Swindoll şöyle yazmıştır: “Cesaret, savaş alanı ile sınırlı değildir... ya da cesurca evinizdeki hırsızı yakalamakla. Cesaretin gerçek sınamaları daha sessizdir. İçsel sınamalar vardır, mesela kimse bakmazken imanlı kalabilmek... yanlış anlaşılmışken yalnız durabilmek gibi.”3 Bu içsel cesaretin aynı zamanda korkmuş olsak bile doğru şeyi yapmayı, alay edilme riskine rağmen inançlarımızı savunmayı ve bir arkadaşın veya sosyal statünün kaybı pahasına o inançları korumayı içerdiğini eklemek isterim. Doğru olan için kararlılıkla dik duranlar bazı zamanlarda onaylanmama ve popüler olmama riskini göze almalıdır.

II. Dünya Savaşı’nda, Amerika Birleşik Devletleri Donanması’nda hizmet verirken, cesur davranışları, kahramanlıkları ve yüreklilik örneklerini öğrendim. Bunlardan hiç unutmayacağım bir tanesi de 18 yaşındaki -bizim inancımızdan olmayan- dua etmekten korkmayan bir denizcinin büyük cesaretiydi. 250 erkek mürettebatın içinde, o, zaman zaman zorbaların yuhalamaları ve inanmayanların alay etmeleri arasında her gece ranzasının kenarına diz çöken tek kişiydi. Başını eğerek, Tanrı’ya dua ederdi. Asla tereddüt etmedi. Hiç bocalamadı. Cesareti vardı.

Kısa bir süre önce bu içsel cesaretten yoksun olduğu kesin olan birinin örneğini dinledim. Bir arkadaşım kocasıyla beraber mahallelerinde katıldıkları ruhsal ve inancı geliştiren bir Rab’bin sofrası toplantısından bahsetti. Harun Rahipliğinde rahip makamında olan bir genç bey sevindirici haber doğrularından ve emirlere uymanın getirdiği mutluluktan bahsederek tüm cemaatin kalbine dokunmuştu. Kürsüde beyaz gömleği ve kravatıyla temiz ve düzgün dururken coşkulu ve duygusal bir tanıklık paylaşmıştı.

Daha sonra aynı gün, bu kadın ve kocası oturdukları mahalleden arabayla çıkarken kendilerini daha bir kaç saat önce çok etkilemiş olan bu genç adamı gördüler. Ancak şimdi genç adam kaldırımda tamamen salaş kıyafetler giymiş olarak ve sigara içerek yürürken tamamen farklı bir tablo çizmişti. Arkadaşım ve kocası yalnızca çok hayal kırıklığına uğramış ve üzülmüş değillerdi, aynı zamanda nasıl olup da bu kişinin Rab’bin sofrası toplantısında ikna edici bir kişi gibi görünürken sonra birden tamamen bir başkası olabildiği konusunda kafaları karışmıştı.

Kardeşlerim, sizler nerede olursanız olun ve ne yaparsanız yapın, Cennetteki Babamız’ın olmanızı istediği ve sizin olmanız gerektiğini bildiğiniz aynı kişi misiniz?

Ulusal bir dergide yayınlanan bir röportajda, Kilise’nin bir üyesi ünlü NCAA basketbol oyuncusu Jabari Parker’dan, babasından aldığı en iyi tavsiyeyi paylaşması istenmiş ve Jabari şöyle cevap vermiştir: “[Babam] bana dedi ki, karanlıkta da aydınlıkta olduğun kişinin aynısı ol.”4 Bu tavsiye hepimiz için önemlidir kardeşlerim.

Kutsal yazılarımız her birimizin bugün ihtiyacı olan cesaret örnekleriyle doludur. Daniel peygamber doğru olduğunu bildiğini savunarak ve bunu yapması durumunda ölümle tehdit edildiği halde dua etme cesareti sergileyerek büyük bir cesaret örneği göstermiştir.5

Cesaret, doğruyu reddetmektense hayatını feda etme istekliliğinden görüleceği üzere Abinadi’nin hayatını nitelemekteydi.6

Kim anne ve babalarının iffetli ve temiz olma yolundaki öğretilerini takip etmek için ihtiyaç duyulan cesareti öğreten ve sergileyen Helaman’ın 2000 delikanlı oğlunun hayatlarından ilham almaz ki?7

Muhtemelen tüm bu kutsal yazı kayıtları hayatının en sonuna kadar doğruluğunu koruyabilme cesareti olan Moroni’nin örneğiyle zirveye ulaşmaktadır.8

Hayatı boyunca, Peygamber Joseph Smith sayısız cesaret örneği gösterdi. Bunlardan en etkileyici olanlarından biri kendisi, diğer kardeşleriyle beraber Missouri-Richmond’da, adliyenin yanındaki tamamlanmamış bir barakada birbirlerine zincirlenmiş olarak dururlarken -hayalinizde hep beraber zincirlere vurulmuş olduğunuzu canlandırın- meydana gelmiştir. Tutsak alınanlardan Parley P. Pratt, o özel geceyle ilgili şöyle yazmıştır: “Gece yarısı vakti geçene kadar ve kulaklarımız ve kalplerimiz acıyana kadar, gardiyanlarımızın müstehcen alaylarını, çirkin lanetlemelerini, rezalet küfürlerini ve kirli sözcüklerini dinleyerek uyuyormuş gibi yaptık.”

Yaşlı Pratt şöyle devam etti:

“İğrenene, şok olana, dehşete kapılana ve adaletin kızgınlık ruhu ile doluncaya kadar dinlemiştim ve öyle ki kendimi ayaklarımın üstüne kalkıp gardiyanları azarlamamak için zor tutuyordum; ama [ben] Joseph’a ya da başka kimseye, yanında uzanmış olmama ve uyanık olduğunu bilmeme rağmen hiçbir şey söylemedim. Birden o ayağa kalktı ve bir fırtınanın sesiyle ya da bir aslan kükremesi gibi hatırlayabildiğim kadarıyla şu sözleri söyledi:

“‘SESSİZ OLUN... İsa Mesih’in adı ile sizi azarlıyorum ve sessiz olmanızı emrediyorum; bir dakika daha bu sözleri duyarak yaşamayacağım. Böyle konuşmaları durdurun, yoksa HEMEN ŞU ANDA ya siz ya ben öleceğim.’”

Yaşlı Pratt’in tabiriyle Joseph “korkunç bir görkemle ayakta durdu.” Zincire vurulmuştu, silahsızdı, ama yine de sakin ve ağırbaşlıydı. Bir köşeye sinen ya da ayaklarına kapanan korkmuş gardiyanlara doğru tepeden baktı. Görünüşte iflah olmayacak adamlar ondan özür diledi ve sessiz oldular.9

Tüm cesaretli hareketler böylesi olağanüstü ve ani sonuçlar doğurmaz, ancak yine de her biri zihinde huzur ve gerçeğin ve doğruluğun savunulduğu bir bilgiyi sağlar.

Köklerini popüler fikirler ve onaylamaların sürüklenen kumlarına gömenlerin dik durması imkansızdır. Doğru olduğunu bildiğimiz değerlere sıkı sıkıya tutunmak için ihtiyacımız olan Daniel’in, Abinadi’nin, Moroni’nin ya da Joseph Smith’inki gibi bir cesarettir. Onların kolay olanı değil doğru olanı yapma cesareti vardı.

Hepimiz korkuyla karşı karşıya kalacağız, alay edileceğiz ve muhalefetle karşılaşacağız. Hepimiz fikir ittifaklarına karşı dayanma, inandığımız ilkeleri savunma cesaretine sahip olalım. Tanrı’nın takdirini kazanan, O’nun yüzünü güldüren, taviz vermek değil, cesarettir. Cesaret yalnızca yiğitçe ölme istekliliği olarak değil ama aynı zamanda doğru dürüst bir şekilde yaşama kararlılığı olarak görüldüğünde güçlü ve arzu edilen bir erdem haline gelir. Yaşamamız gerektiği gibi yaşamaya çabalayarak ilerledikçe, elbette Rab’den yardım alacak ve O’nun sözlerinde huzur bulacağız. O’nun Yeşu kitabındaki şu vaadini çok seviyorum:

“Seni terk etmeyeceğim, seni yüzüstü bırakmayacağım. …

“… Güçlü ve yürekli ol… Korkma, yılma. Çünkü Tanrın Rab gideceğin her yerde seninle birlikte olacak.”10

Sevgili kardeşlerim, inançlarımızın verdiği cesaretle, Havari Pavlus’la beraber “Ben Mesih’in sevindirici haberinden utanmıyorum.”11 diyelim ve daha sonra aynı cesaretle Pavlus’un şu nasihatini dinleyelim: “Konuşmada, davranışta, sevgide, [ruhta], imanda, paklıkta imanlılara örnek ol.”12

Yıkıcı anlaşmazlıklar gelir geçer, ama insanların ruhu için başlayan savaş azalmaksızın devam ediyor. Kalk borusunun sesi gibi Rab’bin sözü size, bana ve dünyanın her yerindeki rahiplik sahiplerine herkesin kendi vazifesini öğrenmesini ve tayin olduğu makamda canla başla çalışmasını söylüyor.13 Böylece, Havari Petrus’un beyan ettiği gibi, bir amaçta birleşmiş ve yücelerden gelecek güçle kuşanmış olacak14, hatta “Kral’ın rahipliği”15 olacağız.

Umarım bu gece herkes buradan, eskilerden Eyüp’ün dediği gibi “İçimde yaşam belirtisi olduğu sürece… son soluğumu verene dek [doğruluktan ayrılmayacağımı] suçsuz olduğumu söyleyeceğim”16 deme kararlılığı ve cesareti ile ayrılır. Bunun böyle olması için alçakgönüllülükle dua ediyorum, Rabbimiz İsa Mesih’in adıyla, amin.