2010–2019
Sevgi – Sevindirici Haberin Özü
Nisan 2014


Sevgi – Sevindirici Haberin Özü

Eğer bu ölümlü dünya yolculuğundaki yol arkadaşlarımızı sevmezsek, Tanrı’yı gerçek anlamda sevemeyiz.

Sevgili kardeşlerim, Kurtarıcımız insanlar arasında hizmet ederken meraklı bir Kutsal Yasa uzmanı O’na şunu sordu: “Öğretmenim, Kutsal Yasa’da en önemli buyruk hangisidir?”

Matta, İsa’nın şöyle yanıtladığını kaydeder:

“Tanrın Rab’bi bütün yüreğinle, bütün canınla ve bütün aklınla seveceksin.

“İşte ilk ve en önemli buyruk budur.

“İlkine benzeyen ikinci buyruk da şudur: ‘Komşunu kendin gibi seveceksin.’”1

Markos bu açıklamayı Kurtarıcı’nın şu ifadesiyle bitirir; “Bunlardan daha büyük buyruk yoktur.”2

Eğer bu ölümlü dünya yolculuğundaki yol arkadaşlarımızı sevmezsek, Tanrı’yı gerçek anlamda sevemeyiz. Aynı şekilde hepimizin Babası olan Tanrı’yı sevmezsek, arkadaşlarımızı tam olarak sevemeyiz. Havari Yuhanna bize şöyle söyler: “Tanrı’yı seven kardeşini de sevsin’ diyen buyruğu Mesih’ten aldık.”3 Hepimiz Cennetteki Babamız’ın ruh çocuklarıyız ve bu yüzden hepimiz kardeşiz. Bu gerçeği aklımızda tuttukça Tanrı’nın bütün çocuklarını sevmek kolaylaşacaktır.

Aslında sevgi, sevindirici haberin en temel parçasıdır ve İsa Mesih bizim Örneğimiz’dir . O’nun hayatı sevginin mirasıydı. Hastayı iyileştirdi; ezilmişi ayağa kaldırdı; günahkarı kurtardı. Ve sonunda kızgın bir kalabalık O’nun canını aldı. Ve hala Golgota tepesinden şu sözler duyulur: “Baba onları bağışla... çünkü ne yaptıklarını bilmiyorlar.”4Bu şefkat ve sevginin fani dünyadaki en son ifadesiydi.

Sevginin nezaket, sabır, özverililik, anlayış ve bağışlama gibi belirtileri olan pek çok özelliği vardır. Bütün ilişkilerimizde bu ve bunun gibi özellikler diğer insanların kalplerimizdeki sevgiyi görmelerine yardımcı olacaktır.

Genellikle sevgimiz birbirimizle olan günlük etkileşimlerimizde görünecektir. Bunun gösterilmesinin en önemli yolu, birinin ihtiyacını fark etme ve sonra bunu karşılama yeteneğimizdir. Şu kısa şiirde ifade edilen duyguya her zaman değer verdim:

Gece ağladım.

Görme zorluğu çektiğim için

Öyle ki birisinin ihtiyacını görememiştim;

Ancak bugüne kadar

Biraz olsun pişmanlık hissetmedim

Fazla nazik olduğum için.5

Geçenlerde sevgi dolu şefkatin dokunaklı -umulmadık sonuçlar doğurmuş- bir örneği bana bildirildi. Yıl 1933’tü, Büyük Ekonomik Kriz yüzünden iş imkanları oldukça kıttı. Yer Birleşik Devletler’in doğusuydu. Arlene Biesecker liseden daha yeni mezun olmuştu. Uzun bir iş arayışından sonra, sonunda bir giysi fabrikasında terzi olarak iş bulabildi. Fabrika çalışanlarına yalnızca birlikte doğru şekilde diktikleri parça başına günlük olarak ödeme yapılıyordu. Daha fazla ürettiklerinde onlara daha fazla ödeniyordu.

Bir gün fabrikada, çalışmaya başladıktan kısa bir süre sonra Arlene kendisini şaşırtan ve kızdıran bir prosedürle karşılaştı. Üzerinde çalıştığı parçayı tamamlamak üzere başarısız denemesini sökmeye çalışarak dikiş makinesinin başına oturdu. Diğer terzilerin hepsi yapabilecekleri kadar çok parçayı tamamlamaya çalışarak acele ettikleri için ona yardım edebilecek hiç kimse görünmüyordu. Arlene kendini çaresiz ve umutsuz hissetti. Sessizce ağlamaya başladı.

Arlene’nin karşısında Bernice Rock oturuyordu. Ondan daha yaşlıydı ve bir terzi olarak daha tecrübeliydi. Arlene’nin sıkıntısını fark eden Bernice kendi işini bıraktı ve Arlene’nin yanına oturdu, nazikçe ona açıklamalarda bulundu ve yardım etti. Arlene kendine güven kazanana ve elindeki parçayı başarıyla tamamlayana kadar yanında kaldı. Sonra Bernice, başka birine yardım ettiği için yapabileceği kadar parçayı tamamlama fırsatını kaçırmış olarak kendi makinesinin başına döndü.

Bu sevgi dolu nazik davranıştan ötürü, Bernice ve Arlene hayat boyu arkadaş oldular. İkisi de daha sonra evlendi ve çocuk sahibi oldular. 1950’lerde bir gün, Kilisenin bir üyesi olan Bernice, Arlene’ne ve ailesine Mormon Kitabı’nın bir kopyasını verdi. 1960’da Arlene, kocası ve çocukları vaftiz olarak Kilise’nin üyesi oldular. Sonra onlar Tanrı’nın kutsal tapınağında mühürlendiler.

Tanımadığı ama başı dertte olan ve yardıma ihtiyacı olan bir kişi için kendini zor durumda bırakma pahasına yardım eden Bernice tarafından gösterilen yardımseverliğin sonucu olarak, yaşayan ve ölmüş sayısız bireyler şimdi sevindirici haberin kurtarıcı kutsal törenlerinin keyfini yaşıyorlar.

Yaşamımızda her gün çevremizdeki insanlara karşı sevgi ve nezaket göstermemiz için bizlere fırsatlar verilmektedir. Başkan Spencer W. Kimball şöyle söylemiştir: “Otoparklarda, ofislerde, asansörlerde ve başka yerlerde karşılaştığımız ölümlülerin Tanrı’nın bize sevmemiz ve hizmet etmemiz için verdiği insanlığın bir parçası olduğunu hatırlamalıyız. Eğer etrafımızdaki insanları kardeşlerimiz olarak göremezsek, insanlığın genel kardeşliği ile ilgili konuşmamızın bize pek faydası olmayacaktır.”6

Genelde, sevgimizi gösterme fırsatlarımız beklenmedik şekilde gelir. Böyle bir fırsatın örneği Ekim 1981’de bir gazete makalesinde ortaya çıktı. Buradaki sevgi ve merhametten çok etkilendiğim için bu küpürü dosyalarımın içinde 30 yıldan fazla bir süredir sakladım.

Bu makale, 150 yolcu taşıyan Alaska Havayolları’nın Alaska Anchorage’dan Seattle Washington’a yaptığı aktarmasız uçuşun, ağır yaralı bir çocuğu taşımak için uzak mesafedeki bir Alaska şehrine doğru yönünün değiştirilmesini içeriyordu. İki yaşındaki erkek çocuğu evinin yakınlarında oynarken bir cam parçasının üzerine düşmüş ve kolundaki atardamarını kesmişti. Bu şehir, Anchorage’in 725 kilometre güneyindeydi ve kesinlikle uçuş rotası üzerinde değildi. Buna rağmen çocuğa olay yerinde müdahale eden sağlık görevlileri acil yardım istediler; bu yüzden çocuğun oradan alınması ve Seattle’daki bir hastanede tedavi edilebilmesi için uçağın rotası değiştirildi.

Uçak uzaktaki şehrin yakınına indiği zaman, sağlık görevlileri çocuğun çok ağır kanaması olduğu ve Seattle’a kadar hayatta kalamayacağı konusunda pilotu bilgilendirdiler. Karar, uçuş rotası dışında 320 kilometre daha uçarak en yakın hastaneli şehir olan Alaska-Juneau’ya uçmaktı.

Çocuğu Juneau’ya taşıdıktan sonra, uçak Seattle’a doğru uçtu fakat saatlerce gecikmişti. Yolcuların çoğu randevularını ve aktarmalı uçuşlarını kaçırmış olmalarına rağmen hiçbiri şikayetçi olmadı. Hatta dakikalar ve saatler geçerken çocuk ve ailesi için büyük miktarda para topladılar.

Uçak Seattle’a inmek üzereyken pilot telsizden aldığı çocuğun durumunun iyiye gittiği haberini anons edince yolcular alkışlamaya başladılar.7

Kutsal yazıların şu sözleri aklıma geldi: “Ancak ilahi sevgi, Mesih’in saf sevgisidir … ve son günde kimde ilahi sevgi varsa, onun durumu iyi olacaktır.”8

Kardeşlerim, sevgimizi göstermenin en büyük fırsatlarından bazıları evlerimizin duvarları arasında olacaktır. Sevgi, aile yaşamının en önemli parçası olmalıdır ama bazen zaman öyle değildir. Çok fazla sabırsızlık, çok fazla tartışma, çok fazla kavga, çok fazla gözyaşı olabilir. Başkan Gordon B. Hinckley şöyle yakındı; “Neden sevdiklerimiz sık sık ağır sözlerimizin hedefleri oluyorlar? Neden bazen sanki insanlara hançer saplar gibi onları can evinden vurarak konuşuyoruz?”9 Bu soruları yanıtlamak hepimiz için farklı olabilir ama yine de gerçek şudur ki sebeplerin önemi yoktur. Eğer birbirimizi sevme emrini tutuyorsak, birbirimize karşı nazik ve saygılı davranmalıyız.

Elbette disiplinin sağlanması gereken zamanlar olacaktır. Ancak Öğreti ve Antlaşmalar’da bulunan şu öğüdü hatırlayalım ki başkasını azarlamamız gerektiği zaman ardından bu kişiye karşı artan bir sevgi gösteririz.10

Etrafımızdakilerin düşünceleri, duyguları ve şartlarına karşı her zaman duyarlı olmaya ve düşünceli olmaya çabalayacağımızı umuyorum. Küçük düşürmeye ya da aşağılamaya izin vermeyelim. Aksine merhametli ve cesaretlendirici olalım. Dikkatli olmalıyız, yoksa dikkatsiz sözcükler ve hareketlerle insanların kendine olan güvenlerini yok edebiliriz.

Affetme, sevgiye eşlik etmelidir. Ailelerimizde ve hatta arkadaşlarımız arasında incinmiş duygular ve anlaşmazlıklar olabilir. Tekrar söylüyorum, sorunun ne kadar küçük olduğu aslında önemli değildir. Sorunların yara açmasına, iltihap kapmasına ve sonunda hayatları mahvetmesine izin verilemez ve izin verilmemelidir. Suçlama, yaraları açık tutar. Sadece affetme iyileştirir.

Sevimli bir bayan rahmetli olmadan önce bir gün beni ziyaret etmişti ve umulmadık bir şekilde bazı pişmanlıklarından bahsetti. Yıllar önce olan ve başta iyi arkadaş oldukları bir çiftçi komşuyla ama sonradan kendisi ve kocasının onunla birçok konuda anlaşamadıkları bir olayı anlattı. Bir gün bu çiftçi kendi arazisine ulaşabilmek için bayanın arazisinden geçen kestirme bir yoldan gidip gidemeyeceğini sordu. Tam bu sırada bana anlattığı hikayeye ara verdi, ardından titrek bir sesle şöyle söyledi; “Kardeş Monson, o anda ya da daha sonra onun bizim arazimizden geçmesine izin vermedim ve onu kendi arazisine gitmesi için uzun yoldan yayan gitmeye mecbur tuttum. Hatalıydım ve pişmanım. O şimdi ölüp gitti ama ah, keşke ona ‘çok üzgünüm’ diyebilseydim. Nazik olmak için ikinci bir şansım olmasını nasıl da istiyorum.”

Onu dinlerken John Greenleaf Whittier’in şu kederli yorumu aklıma geldi: “Söylenebilecek ya da yazılabilecek en üzücü şey: ‘Böyle olabilirdi!’”11 Kardeşlerim, insanlara sevgi ve nazik düşüncelerle yaklaşırsak, bu tür pişmanlıkların önüne geçeriz.

Sevgi, pek çok tanınabilir yoldan ifade edilebilir: Bir gülümseyiş, bir el sallama, iyi bir yorum, bir iltifat. Diğer ifadeler daha ince olabilir, mesela bir diğerinin yaptıklarına ilgi gösterme, ilkeleri kibarlıkla ve sabırla öğretme, hasta ya da evden çıkamayan birisini ziyaret etme gibi. Bu sözler ve eylemler ve başka pek çok şey sevgiyi bildirebilir.

Meşhur Amerikalı yazar ve öğretim üyesi Dale Carnegie her insanın içinde “yalnız olan ya da cesareti kırılmış bir insanı samimiyetle takdir edecek birkaç söz söyleyerek… dünyanın tüm mutluluğunu arttıracak güç olduğuna” inandı. O, “Belki yarın, bugün söylediğiniz nazik sözleri unutacaksınız ama bunları duyan kişi o sözleri hayatı boyunca sevgiyle anacaktır” dedi.12

Şimdi, hatta bugün, aile üyelerimiz, arkadaşlarımız, çok az tanıdıklarımız ya da bize tamamen yabancı olanlar dahil Tanrı’nın tüm çocuklarına sevgi göstermeye başlayacağımızı umuyorum. Her sabah kalktığımızda, yolumuza çıkan her şeye sevgi ve nezaketle cevap vermeyi kararlaştıralım.

Kardeşlerim, Tanrı’nın bizler için olan sevgisi akıl almaz derecededir. Bu sevgi sayesinde O, bize sonsuz hayata kavuşabilmemiz için bizim uğrumuza canını verecek kadar çok seven Oğlu’nu gönderdi. Bu eşsiz armağanı anlamaya başladıkça, kalplerimiz Ebedi Baba’ya, Kurtarıcımız’a ve tüm insanlığa karşı sevgiyle dolacaktır. Bunun olması için samimiyetle dua ediyorum, (Cennetteki Baba her zaman burada ve orada olduğun için sana minnettarım) İsa Mesih’in kutsal adıyla, amin.

Notlar

  1. Matta 22:36–39.

  2. Markos 12:31.

  3. 1. Yuhanna 4:21.

  4. Luka 23:34.

  5. Yazar bilinmiyor, Richard L. Evans, “The Quality of Kindness,” ImprovementEra, Mayıs 1960, 340.

  6. The Teachings of Spencer W. Kimball, ed. Edward L. Kimball (1982), 483.

  7. Bkz. “Injured Boy Flown to Safety,” Daily Sitka Sentinel (Alaska), Ekim 22, 1981.

  8. Moroni 7:47.

  9. Gordon B. Hinckley, “Let Love Be the Lodestar of Your Life,” Ensign, Mayıs 1989, 67.

  10. Bkz. Doctrine and Covenants 121:43.

  11. “Maud Muller,” in The Complete Poetical Works of John Greenleaf Whittier (1878), 206; vurgu eklenmiştir.

  12. Dale Carnegie, in, for example, Larry Chang, Wisdom for the Soul (2006), 54.